Doğumgünü hazırlığı

Bugün Monja'nın doğumgünüydü. Yarın konserleri olduğu için çok içmeyelim, öğleden sonra bir beş çayı partisi verelim dedi. Okuldan arkadaşlarını çağıracaktık. Çoğu benim gibi Erasmus öğrencisi ya da uzun dönemli burada öğrenci. İlk başta burada yapalım dedik ama yine sandalye sorunu ortaya çıktı. Monja da bir arkadaşının evine bizi çağırdı.

Geçen gün Monja ile Eisenbahnstrasse'ye gittik. Burası Türk marketlerinin olduğu bir sokak. Ne ararsan var neredeyse. Ben de ilk kez gidiyorum. Monja hem çaydanlık ve Türk çay bardağı almak istiyor hem de Türk çayını o kadar çok seviyor ki, ona gösteriyim, öğrensin, ben döndükten sonra da alabilsin istedi. Girdiğimiz ilk bakkalda, -evet ya bakkal işte-ne güzel ya çok nostaljik oldum- aklım başımdan gitti. Monja dedi, biz doğum günlerinde sadece tatlı yeriz, dedim o zaman tuzlu bir şeyler yapayım da millet Türk işi bir şey görsün. Beş çayı doğum günü partisine ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Hazır üçgen şeklinde kesilmiş yufkaları gördüm, sigara böreği yaparım dedim, aldım, Pınar beyaz peynir gördüm aldım. Maydanozlar boylu poslu ve muhteşemdi, her halukarda bir şeylere katarım dedim aldım. Leblebi aldım. Tepsi tepsi baklavalar vardı, Monja ben bunları çok seviyorum dedi, ayak üstü 7-8 dilim aldık, akşama kadar bitirdik. Sonra dedi ki, doğumgünümde bana baklava getirir misin, tabi ki dedim.

Sigara böreği ve kısır yapmaya karar verdim. Dün hem baklava hem kısır malzemesi için tekrar Türk marketinin yolunu tuttum. Kısır için biber salçası, domates salçası aldım. Aklımda nar ekşisi de vardı ama hem üşendim hem de dedim ne koyarsam koyayım millete yuttururum.

Dün akşamdan beri de bir heyecan sardı beni. Ama kısırı ilk kez deneyeceğim, nasıl yapıldığı hakkında en ufak bir fikrim yok. Sigara böreği desen sadece anneme sararken yardım etmişliğim var. Hatta bir ara "ay yumurta konuluyo muydu bunlara" filan diye düşünmeye başladım. Neyse dedim illa ki yaparım ben bu sigara böreğini ama kısır nasıl olacak? Dün akşamdan bir tutam ince bulgurla deneme yapayım dedim. Bastım içine sıcak suyu ama sanki böyle sert sert oldu. Buradaki bulgurlara da pek güvenemiyorum, çünkü mesela pirinç hiçbir şekilde istediğim gibi pişmiyor. Bulgurdan şüphe ettim, en iyisi bir bilene danışayım dedim. İnterneti açtım baktım, tariflerde sanki böyle eksik anlatıyorlar. Sonra dedim anneme sorayım. Emre msn'deydi, annemi msn'ye çağırmasını istedim, her zamanki artisliğiyle çağırmadı bile. Kesin sen bilirsin anlat bakalım şu kısırı bana dedim. Emre yağda kavuracaksın önce dedi. "Ya bak Emrecim" dedim "canım kardeşim, hiçbir tarifte böyle bir şey yazmıyor, millet su koyuyor, bekletiyor, emin misin kavuracağıma?" "Üf saçmalama, salak mısın, kavurmadan olur mu, pişer mi hiç, pilav gibi yapacaksın" diye Emre bir dolu saydırdı bana. "Nar ekşisi koy dedi, nar ekşisiz hayatta olmaz, hiç yapma daha iyi" dedi. Hayda dedim, üşendim almadım bu nar ekşisini, şimdi almadan olmuyormuş dedim, çıktım baktım Rewe'ye haldır haldır nar ekşisi aradım. Millete sordum "nar sosu" diye, ne diyorsun diye baktılar bana. Sonuç olarak nar ekşisi filan yok, limon da olur dedim. Mecburen! Emre'ye güvenemediğim için, Özlem'den, Seda'nın Co'su, yardım istedim. Özlem üşenmedi sağolsun, ablasından tarifi alıp yazdı bana. Hep birlikte Emre'nin de benimle kafa bulduğu ve abla ile dalga geçtiği için taş olacağı sonucuna vardık.

Gece uyuyamadım yemin ederim. Böyle bir heyecan bir heyecan. Yetiştirebilecek miyim, becerebilecek miyim acaba diye. Sabah 9a saati kurdum. 12'den önce kalkamayan ben, pıt diye uyanıverdim. İlk önce yufkaları sardım. Ama yufkalar, bizim bildiğimiz yufkanın üç katı kalınlığında, ucu yapışmıyor bile böyle. Kesin dedim dağılacaklar. Neyse sonra kısırı ısladım ve inanamadım suyunun ayarını iyi yaptığıma, süper oldu. Malzemelerini koydum, limonladım filan mis gibi oldu. Sabahtan da benim kuzulara brunch sözü vermiştim, bir de misler gibi kahvaltı hazırladım onlara, krepler yaptım.




Doğum günü partisine gitmeden yarım saat önce sigara böreklerini kızartmaya başladım. Neyse ki dağılmadılar ama içindeki peynirler dışarı büyük bir gürültüyle pörtlediler ve mutfakta duvar dahil her yer peynir oldu. Annem aklıma geldi. Çünkü hep derdi, az koy peynirleri diye. Hep cimrilik yapıyor diye düşünürdüm, ne güzel işte bol bol peynirli yiyelim derdim. Meğersi peynirler böyle taşmasın diye dermiş!




Sigara börekleri anında bitti. Fransızı, Hollandalısı, Norveçlisi, Almanı, Güney Afrikalısı, İsraillisi herkes bayıldı. Tarifini sordular, parmaklarını yediler. Hatta sigara böreği partisi yapalım, bize de yapmasını öğret dediler. Ben gitmeden bir sigara böreği partisi yapmaya karar verdik.

Geriye de peynire bulanmış mutfak ve bir sürü bulaşık kaldı...


Prosecco içtik. İtalyan gazlı beyaz şarap.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Süpersin...:)

ebru dedi ki...

:)) teşekkür ederim Adsız :))

Yorum Gönder