Karda bisiklet


Kar yağdı ya, her yer bembeyaz oldu. Evet pek güzel pek romantik de, ben bu karda kışta nasıl bisiklet kullanıcam diye kara kara düşünmeye başladım. Noeldi, yılbaşıydı derken 15 gündür zaten bisiklet kullanmıyorum, çünkü öğrenci kimliğiyle tatillerde ücretsiz seyahat edilebiliyor. Ama gün geldi ki, bu gün geçtiğimiz Pazartesi oluyor, artık almanca kursuna, kütüphaneye gitmem gerekti beni böyle bir sıkıntı bastı. Çünkü kar öyle bir yağdı ki, bisikletleri gömdü resmen. Benimkisini beyaz karın altında zor seçiyor oldum.

Daha önce karda da bisiklet kullanmadım. Birkaç kere daha yağdı ama ertesi gün bir baktım her yeri temizlemişlerdi. He dedim demek Almanyada böyle, kar yağsa da kaldırımlar yollar, bisiklet yolları tertemiz oluyor, aman da ne güzel diye sevinmiştim. Bir de biz bisikletleri almadan önce Gökhan la filan taa Eylülde sorup soruşturmuştuk kışın burda bisiklet sürülür mü diye. Niye sürülmesin diye bir soruyla ve tuhaf bakışlarla karşılaştıktan sonra kesin sürülüyordur diye bir sonuca varmıştık. Gece gündüz durmadan herhalde belediye çalışıyordur karları temizlemek için diye böyle gayet iyimser düşüncelerle aldım bisikleti. Almamak için inat ettiğim ise 75 euroluk Semester ticket oldu. Bu kartla gece gündüz demeden tramvayla seyahat edebiliyorsun. Amann bisiklet aldım ne gerek var diyip almadım. Bir de ne güzel yürürüm spor yapmış olurum felan diye kendi kendime bahaneler buldum.

Pazartesi daha olmadan, hala iyimserliğimi koruyorum ben. Yılbaşıydı hafta sonuydu tabi ki çalışmaz belediye, o yüzden temizlemediler kaldırımları bisiklet yollarını diye kendi kendimi avuttum. Pazartesi bir indim, anaamm hiçbir yer temizlenmemiş. Bisiklet yolunda 10 santim kar var. Kaldırım desen o da aynı. Sadece üzerine basa basa biraz daha düzleşmiş. Bisikletime baktım, kar binmiş üzerine. Selesinin üzerinde 10 santim kar vardı, temizledim üzerini, hedefim binip gitmek. Ama yok selenin üzeri buz tutmuş. Kilit desen buz tutmuş, açılmıyor. Ay fenalık geldi, dedim tabana kuvvet. Almadım ya inat ettim şu Semester ticketi, mecburen yürüycem. Bundan sonra almak da yemiyor, baştan almadım, şimdi alırsam salaklık etmiş olurum diye. İki gündür kursadır, okuladır yürüyerek gidip geliyorum. Almanca kursu yürüyerek yaklaşık bir saat sürüyor. Okul yine yakın, 25 dakika filan sürüyor. Kar da olunca yavaşlıyorsun tabi, normalde bu mesafeleri daha kısa zamanda katediyorum.

Birkaç gündür de bisiklet sürenleri izliyorum, nerden giderler filan diye. Bisiklet yolları karla kapalı olduğu için, millet kaldırımı kullanıyor. Daha bir tane makine görmedim şu yolları temizleyen!! Sadece işçiler siyah taş döküyor. Sonra o taşlar ayakkabının aralarına filan girerek eve kadar taşınıyor.

Bugün dedim binicem ben bu bisiklete. Kilidi nefes vererek ısıttım, açmam 15 dakikamı filan aldı. Donmuş selesine de geçirdim torbayı oturdum. Başladım kaldırımdan gitmeye. Kaldırım düz olduğu için rahat gidiyorsunuz da, iyice karın yoğunlaştığı yerlerde sizden önceki bisiklet tekerleklerinin bıraktığı patikaları izlemek zorundasınız. O yoldan şaştınız mı dengenizi kaybediyorsunuz, sağa sola yalpalamaya başlıyorsunuz. Bir de kar zamanı bence şu trafik ışıklarının süresini uzatmaları lazım, çünkü karşıya geçmek için süre yetmiyor bir türlü. Ben yettiremiyorum, bazen alıyorum bisikleti elime koşarak geçiyorum. Bir de yavrucak zayıf bir şey, ne kadar abansam karda gitmeye yetmiyor gücü. İşte böyle bisiklet kullanmayı yeni öğrenen çocuk gibi o yöne bu yöne sallana sallana, birkaç kez düşmeye yakın gittim geldim öyle bugün. Ama inat ettim karda da kullanıcam ben bu mereti.

İki kar küreme makinesi alıp da doğru düzgün temizlik yapmayan, yan gelip yatan belediyeye de uyuzum ayrıca!!

Bu arada bisikletim dolayısıyla birkaç gündür çok duygusal anlar yaşıyorum. "Onu çok seviyorum ama ühüh" diye ağladım hatta dün. Bunu da sonra anlatırım :P

0 yorum:

Yorum Gönder