Düsseldorf


Perşembe sabahı saat 4'te kalkarak 5.40 trenine bindim ve tuttum Düsseldorf'un yolunu. Aktarma yaparak 5 buçuk saatte gittim. Tren istasyonuna indiğimde sabah 11 filandı, hava güneşli ve çok güzeldi. Tren istasyonunun hemen karşısındaki turist information bürosundan harita ve metro haritası alarak otelin yerini işaretlettim. Yürüyerek 5 dakikaydı otel, eşyalarımı bırakıp dalış fuarının yolunu tuttum. Hayatımda bu kadar büyük bir fuar alanı görmedim. Halle 1'den girdim, 3'e gidicem, git git bitmiyor. Her bir halle kendi içinde bir fuar zaten. Uzun bir yürüyüşten sonra buldum ve kendimi sevgilimin kollarına attım.
Perşembe ve Cumayı fuarı gezmeye ayırdım. Dünyanın dört bir yanından gelen dalış merkezlerinin broşürlerine içlenerek baktım. 14 günlük yat konaklamalı dalışlar mı desem, Wakatopi mi desem, yemyeşil sular, bembeyaz kumsallar mı desem, köpekbalıkları mı desem mercanlar mı desem, herbiri birbirinden muhteşem. Fiyatlar da bir o kadar muhteşem tabi. İki kişilik iki hafta dalış tatiline 10-15 bin lira filan ayırın. İnce hesap için kulübümüze danışabilirsiniz. (Reklam da yapim :P)

İşte iki gün boyunca akşama kadar fuar dolaştık, akşamları da kendimizi restoran, barlar, mağazaların olduğu Altstadt'a eskişehre attık. İlk akşam beni, bir önceki akşam da gittikleri Arjantin restoranına götürdüler. Diğer akşamlar da inanılmaz lezzetli ve çok uygun fiyatlı İtalyan restoranın yolunu tuttuk. Burdaki pizzacılar muhteşem. Hepsi gerçekten İtalyan ve çok güzel pizza yapıyorlar. Biraz daha küçüklerini, köşelerdeki mini pizzacılarda çok uygun fiyatlara yiyebilirsiniz. (Colopic) Biz İtalyan restoranda (Arlecchino) iki akşam da pizza ve domatesli ve kremalı midye yedik. Tek kelimeyle harikaydı.



Yemekten sonra şehir merkezinde dolaşırken, içeride 40 yaş üstü insanların olduğu jaz barı görünce aklım başımdan gitti ve yalvar yakar Emin'le Murat'ı içeri sokmaya çalıştım. Yok efendim cazdan nefret ederlermiş, gençlerin olduğu barlar varken niye yaşlı barına gidiyormuşuz vs. diye bir sürü söylendiler. Fazla kalmama ve içki ısmarlama sözüyle bir süre bunları burada tuttum. Grup gerçekten muhteşemdi. Çok eğlenceli parçalar çalıyorlardı. Sonra mini etekli kızların bar üstünde dans ettiği bir kulüpte soluğu aldık. Buradaki barlar, kulüpler gerçekten çok iyi. Barına, kulübüne göre yaş ortalaması değişiyor, bu son gittiğimiz kulüpte bizim gibi orta yaş gençler vardı.

Ertesi akşam yemekten sonra bu sefer bunlar tutturdular, jaz bara gidelim, müzik süperdi diye. Yemekte yuvarladığımız iki şişe şarabın üstüne bir şişe de orada devirdik. Ben sürekli dans ediyorum. İki amca, muhteşemsin, türksün sen değil mi diye beni tebrik ettiler :P Kafalar da güzel, süper eğlendik.


Cumartesi gününü şehir merkezini gezmeye ayırdım. Otelden vurdum kendimi, yürüyerek yarım saatte merkezdeydim. Tourist information küçük bir harita vermişti, ya böyle harita mı olur, bu kadar mı şehir yani diye söylenmiştim. Ama gerçekten de şehir merkezi denen yer, o kadar, bir A4 sayfasından daha küçük. Königsalle diye bir yer var, ortasında nehir geçiyor, sağlı sollu birbirinden ünlü markalar sıralanmış, Berlin'in Unter den Linden'i, Paris'in Şanzelize'si gibi burası. Nehre doğru giderken de arnavut kaldırımlı sokaklardan eskişehir'de olduğunuzu anlıyorsunuz. Burada bir çikolatacıya rastladım, aklım başımdan gitti. Pralin çikolata hastasıyım ben. Burada da böyle envai çeşit pralin vardı. 100 gramı 10 euro tuttu ama yok böyle bir lezzet! Gut & Gerne mağazanın adı, oturup bir şeyler de içebiliyorsunuz. Merak edenler için adresi: http://www.schokoladenfachgeschaeft.de/index.php


Merkezi dolaşırken birden Rhein nehri sizi karşılıyor. İki yakayı üç köprü ile bağlamışlar. Nehir kıyısında yürüyüş ve bisiklet yolları, parklar var. Yazın eminin kafelerle çok daha canlı ve renkli oluyordur burası. Ben yine de şanslıydım, hava çok soğuk değildi, güneşliydi, nehir boyunca çok uzun bir süre yürüdüm.

Düsseldorf gerçekten keyifli bir şehir. Almanya turu planlayanlara, bir gün bile olsa mutlaka tur planı içine almalarını öneririm.

5 yorum:

seda ozdayi dedi ki...

biz de yilbasi aksami 60 yas ustunun gittigi bir bara takilmistik.. ama antifacilardan genc bi grup (nikitaman) ska yapiodu..;DD o yasta o kadar eglenmeleri takdire sayan billah:PP

ayçöreği dedi ki...

ben de bir aya kadar Erasmus la leipzig de olucak olan mezunumsu bi üniversite öğrencisiyim. Uçuş için araştırma yaparken Düsseldorf dan mı aktarma yapmalı Leipzig'e derken böyle bi bloga rastlayıp, postun da 2 gün önce yazıldığını görmek benim için hoş bi süpriz oldu=).
artık takipçinimdir.

ebru dedi ki...

ayçöreği, sevindim bulduğuna, blogdaki yazıları üstünden geçersen buradaki hayatla ilgili ipuçlarını bulabilirsin. özellikle benden sonraki üniversite öğrencileri için yazdıklarım var.
vakit yaklaştı mı önümüzdeki dönemin öğrencilerinden mailler alıyorum. bu beni mutlu ediyor.
kolay gelsin :))

yaban dedi ki...

Dusseldorf'u cazip kilan guzel bir yazi yazmissin, bir haftasonu icin belki biz de ziyaret etmeyi dusunebiliriz artik, hele pizza dedin, tekin'i bu sekilde kandirabilirim,, 'orada italyanlar yasiyormus, gercek italyan pizzasi yiyecegiz..'
`orta yas gencler` demissin ayrica, cok hosuma gitti, :)) ben de gencligin son demleri, orta yasa iki kala filan diyorum,,

ebru dedi ki...

yakınsınız :)) mutlaka gidin :))

Yorum Gönder