Yolculuk basliyor...

Yolculugum ilk Berlinden basliyor. Ucagim sabah saat 8 de oldugu icin bir gece onceden Berlin havalimanina gittim. Çunku sabah 6 da orda olmam gerekse, en az 5te Berline varmam gerekir ve o saatte Leipzig den Berline tren yok. Biraz sacma tren saatleri. Neyse dedim git onceden havalimaninda kalirsin. Ama bu konuda tereddutteyim cunku Avrupada her havalimaninda oyle gecelemenize izin vermeyebiliyorlar. Bir de kime soylediysem havalimaninda geceleyecegimi herkes bir yuzunu burusturuyor eksitiyor filan. Ya diyorum nesi var havalimanlari sehrin en guvenli yerleridir hatta. Tamam rahatsiz oldugunu kabul ediyorum ama baska da bir alternatif yok. Her ihtimale karsi limana yakin otel vslerin telefonunu adresini aldim koyuldum yola.

Iyi ki de erkenden gitmisim. cunku aksam 23oo te Berlin Hauptbahnhofa indim, Schonefeld e gitmek buldusu, indisi, bindisi bir buçuk saat surdu. Bir de daha once sordum havalimanina nasil gidecegimi. Monja nin bir arkadasi var Hauptbahnhoftan Ostbahnhofa gideceksin ordan S9 a bineceksin diye yazdi bana. Iyi dedim, hauptbahnhofta bir de Turk kebapci gordum onlara da sordum. Ama adamin Turkcesini anlamak Almancayi anlamaktan daha zor. O da dedi Ostbahnhofa gideceksin ordan S9a bineceksin. S bahn bileti alirken Alman bir kiz yardim etti, o da ayni seyi dedi. S Bahn haritasina bakiyorum, havalimanina giden S9 Ostbahnhofla kesismiyor, Ostkreuz da inmem gerekiyor. Kiza tekrar sordum Ostkreuz da mi incem yoksa diye, yok dedi Ostbahnhofta ineceksin. Simdi niye uzun uzadiya anlatiyorum bu salak olayi. Cunku ucu de yanildi, Ostbahnhofta indim, gorevliye sordum ve haritadan okudugum gibi Ostkreuza gitmemi soyledi. Neyse ki iki durak otedeydi.

Berlin havalimani nasil kuçuk nasil kuçuk. Ya bizdeki havalimanlari var ya sadece Istanbul degil Turkiyedeki diger havalimanlari da Avrupadaki bircok havalimanina bes basar. Beceriyor bizimkiler bazi isleri! Sonra bir kafe gordum, cok rahat koltuklari var, millet yayilmis. Iki ucak vardi Istanbula havalanan o saatte, etraf Turk doluydu. Neyse gittiler de koltuklar bana kaldi. Sonra karsima iki 75lik Alman teyze geldi. Bunlarin ucagi da sabahmis, Antalyaya gidiyorlarmis, birlikte bekliycez artik. Sonra merak ettim Antalya da napacaklarini bana acentenin verdigi kagidi gosterdiler. Anam o ne dedim. Bizim Turkiye haritasinin guney ve bati kismi bir kuculmus bir kuculmus sanirsin Antalya Izmir arasi bir saat. Ilk gun Antalya dan Aksu ya ordan tarihi bir yere gidiyorlarmis, ikinci gun Kusadasina gidiliyormus, yolda Afrodisias mi ne orasi gorulecekmis. Kusadasindan sonra Efes ve Denizli yi gorup Antalyaya geri donecekler. Tur boyunca her gece bir yerde kalicaklar. Teyze bana sordu Antalya Kusadasi kas saat. Dedim 10 saat!! Kadini kalpten goturecektim ya. Gozleri faltasi gibi acildi, ben yasliyim nasil giderim filan dedi. Bunlar bir telaslandi. Bana surekli soru soruyorlar iste otobusler rahat midir vs. diye. Demiyorum tabi artik ne kadar verdilerse 8 gunluk tura, 100 euro mu 200 euro mu ne bekliyorsunuz ki demedim. Cok eglenceli yaparsiniz filan diye gazladim bunlari. Sabah da Emin uyandirmak icin aradi, ona sordum Antalya Kusadasini, dedi 5 saat! Ya nasil salladiysam artik. Ama bu aradaki tarihi sehri de gezecekler filan indisi bindisi edecek bence 10 saat. Neyse cok rahatsiz uyuduk koltuklarda hep birlikte. Sabah da ucakta bir uyumusum bir uyumusum, gozumu Madrid te actim. Easyjet ile uctum bu arada, fena degildi. Sadece calisanlar grevde olduklari icin 30 dakika filan gec kalkti.

Madride indim, tourist infirmation i buldum, metro haritasi, harita ne verdilerse aldim. Metroya binip sehre indim. Aksam 22 de Lizbona trenim var. Vaktimi muzede gecirmeyi planliyorum. Madrid te uc onemli muze var. Baktim bana verdikleri brosurde iki muze haftanin belirli saatleri ucretsiz. Ikisini donuste ucretsiz saatlerde gezerim, en iyisi Tyhssen Bornemisza ya gideyim. Metrodan Sol de indim, tam metrodan cikarken bir baktim aa Sisli ye gelmisim. Yani o kadar benziyor ki mimarisi, tarifigi, kalabaligi, dukkanlari. Hava cok guzel, muzeye gitmeden etrafi bir gezeyim dedim. Gezerken bir baktim Nisantasi. Sokaklar o kadar cok bizdekilere benziyor ki. Beyoglunda yururken hani yillarin eskitemedigi tuhafiyeciler, pastaneler dunyaca unlu markalarin arasinda kalmistir ya, hatta nasil bunca yildir ayakta duruyor diye sasirirsiniz, iste burda da o dukkanlar her yerde, Zara, Berska ve alisveris merkezi El Corte Ingles gibi devlerin arasinda. Sokaklarda bizdeki gibi basit ama ucuz oyuncak satan isportacilar, goya Afrika mali satan zenciler, Istanbulda Beyoglunda kimi gorurseniz burada da var.


Tysseen i gezdim, acikcasi cok etkilendigimi soyleyemeyecegim. Birkac Degas ve Kandinski gormek iyi oldu. Sonra muzeden ciktim, tekrar Sol e yurudum. Sol civil civil olmus, sabah Sisli iken aksam Taksime donusmus. Etrafi gezdim, kahve ictim, alisveris yaptim, bir seyler yedim. Trene cok gec kalmayayim diye erkenden istasyona gittim. Yatakli trenle Lizbona gidecegim, geceyi yolda gecirecegim.




Bileti Renfe nin internet sitesinden almistim. Cok erken aldigim icin oldukca ucuza geldi. Ama trenleri Deutsche Bahn in trenleri kadar rahat degil. Daha cok bizim trenlere benziyor. Yatakli vagonlarda altli ustlu dort yatak var. Dedim inanilmaz yorgunum, varir varmaz kesin uyurum. Ama uyumak mumkun olmadi bir turlu. Sonra gideyim su restoran bar bolumunu kolacan edeyim dedim. Barda birkac kisi oturuyor, bir seyler iceyim diye ben de oturdum. Menu oldukca guzel ve fiyatlar cok uygun. Merkezde yedigim salataya pisman oldum. Menude Vino Oporto diye bir sarap vardi. Barmenimiz Ricardo ya dedim, valla yakaliginda yaziyordu sormadim :P, bu nasil bir seydir diye. Ricardo beni uyardi, Portekiz sarabidir, sarap gibi degildir, bir dene dedi. Boyle tatli mi tatli bir sarap, ilk icince cok garipsiyorsunuz, ama gerisi oyle guzel geliyor ki. Sarabimi aldim, o sirada mutfagi izledim, neler yapiyorlar diye. Portekizli Ricardo kendisine Ispanyollarin unlu yemegi tortilla de patato }patatesli omlet} yapiyordu, sonra baktim patatesleri de biletci cocuk kesiyor, guldum. Sonra Ricardo ile sohbet ettik tortilla nin nasil yapildigi konusunda. Biz patatesli yumurta yaparken hafif yagda kizartiriz ya patatesleri, Ricardo hasliyor. Oyle birkac saat gecirdim orda, bir kadeh daha Oporto istedim ama Ricardo kalmadi dedi, sisenin birinin dibinde kalan iki yudumu da bana ikram ettikten sonra sarap veriyim, daha iyi uyursun dedi. Yok dedim Ricardo oluyorum uykusuzluktan bir de sarap icersem nolurum dedim. Ben yatmaya gidiyorum Ricardo dedim. Ricardo alt dudagini hafif asagi bukerek yuzunu burusturdu, gitme der gibi bakti bana. Ya dedim Ricardo, valla Madride donuste bak yine beraberiz, bu sefer soz yemegi de burda yiycem, bol bol sarap icicem, zaten donus biletim yatakli degil, artik takilirim burda dedim. Demedim tabi ya; ne diycem elin adamina :DD

0 yorum:

Yorum Gönder