Granada

Alhambra

Guzel bir yolculuktu. Uyudum, disariyi seyrettim. Ilk gez sehir disinda Ispanya topraklarini goruyorum. Her yer ama her yer zeytin agaci. Baska hicbir sey yok. Acikcasi bana biraz renksiz ve corak geldi. Akdeniz iste, ne bekliyodum ki?

Oglen 2 de Granada da tren istasyonundan indim. Ben burayi koy filan zannediyordum, megersi bildigimiz sehirmis. Istasyonda turist information yoktu, ordaki gorevli bir kiza sordum. Otele nasil gidecegimi tarif etti. Neyse ki bulmam cok zor olmadi. Cunku Granada sokaklari gercekten cok karisik. Bulmus olmam mucize gibi. Zaten otele esyalarimi biraktiktan sonra bir dolasiyim, ertesi sabah erkenden Alhambraya biletim oldugu icin su Alhambra nin yerini iyice belleyeyim dedim, kendimi sehrin oteki yakasinda buldum. Yanlis yola sapmisim ve kayboldum. Ki navigasyonum cok kuvvetlidir ama burda sagim solum neresi sasirdim. Alhambranin girisini bulmam tam 1.5 saat surdu, halbuki otelin arkasindaki yoldan pit diye cikiliyormus, yokus oldugu icin 2o dakkada gidilirmis. Alhambraya minibus oldugunu da bu kesif sirasinda ogrenmis oldum.

Ahambraya biletim sabah 8 de. Alhambranın içindeki ayrı bir bölüm olan Palacios Nazarines e girisim ise 9 da. Bileti satın alırken bu bölüme kaçta girmek istediğinizi söylüyorsunuz ve sadece o saatte giriş yapabiliyorsunuz, oncesinde ya da sonrasında değil. Bu yuzden sabah 7 ye uyandırma yazdırdım. 7.30 da çıksam yarım saatte yukarı yururum diye planladım. 8 de de kapılar açılıyor zaten.

Sabah otelden ciktim, yürümeye başladım ki minibüs geçiyordu. Hemen atladım ve saat 7.35 gibi 5 dakkada yukarıdaydım. Hava daha karanlık. İki Koreli turist, birkaç temizlik görevlisi ve kediler dışında ortada kimseler yok. İn cin top oynuyor. Bu Koreli turistler dediler bana önce biz geldik, bak çantalarımızı koyduk. Koymuşlar bavullarını girişe, bekliyorlar. İyi dedim siz geldiniz iyi ettiniz. Sordular bana biletin var mı senin diye, evet var dedim. Vavv çok şanslısın dediler. Sonra biraz sohbet etmeye başladık. Granada dan sonra Cordoba, sonra Marakeş, sonra Mısır, en son da İstanbul yapacaklarmış. Ve bu turu bir haftadan az bir sürede bitirecekler. İyice kafayı yemişler yani. Zaten biri çıkardı bana ne gösterdi dersiniz, Akbil! Bununla dedi İstanbulda seyahat edicem. Aferin dedim, değil İstanbul Mısır da bile seyahat edersin sen onlan dedim içimden.

Yarım saatten fazla bekledik. Normalde 8 de kapılar açılıyor. Ama gişeler değil. Çünkü İspanyollar bir rahat böyle, yayıla yayıla çalışıyorlar. Zaten 8 de buranın açılması mucize gibi bir şey bence. Ben bileti kredi kartıyla internetten aldığım için makinelerden bileti çıkaracakmışım, gişeyle işim yokmuş. İyi dedim, gittim makinelerin olduğu yere, kapalı. Döndüm kapalı burası dedim, iyi gişeden al dediler. Aldım gişeden, girecem artık içeri, bileti okumadı makine. Ben artık sabah erken kalkmış olmanın, ispanyolların rahatlıklarının ve Palacios Nazarines e vaktinde girememe ihtimalinin verdiği stresle hafiften söylenmeye başladım. Görevliler de "Tranquila guapa tranquila" (sakin ol güzelim) diye beni sakinleştiriyorlar akıllarınca. Söyleniyorum İspanyolca ama anlamsız filan konuşuyorum, tıkanıyorum. Neyse dedim kime ne anlatıyorum.

Elime bir harita verdiler. Alhambranın haritası. Ama hiçbir şey anlaşılmıyor. Küçücük ve karmakarışık. Neyin ne olduğu, nerde olduğu belli değil. Yollar net değil. Gidiyorum ama emin değilim. Bir kadına rastladım, yanlış yola girmişsin dedi. Haydaaa geri döndüm, buldum sonunda Palacios Nazarines yolunu. Yola tabela koymuşlar ama göremeyesiniz diye ters yöne koymuşlar. Yürümeye başladım, bir tabela; Palacios Nazarines e yürümek 20 dakika. İspanyol yürüyüşüyle sanırım, çünkü ben 5 dakikada vardım. Orda görevli kızlar var, nerden giriliyor diye sordum, söyledi bi şeyler anlamadım. Yarım saat vaktim var, bekliyim dedim. Yarım saat sonra tekrar aynı kıza sordum nerden giriliyor diye. Ee söyledim ya ne diye tekrar soruyorsun filan gibi bir şeyler söyledi. Bu sefer yine söylenmeye başladım, yine "Tranquila guapa tranquila". Onlar bana sakin ol dedikçe, bende şalter bir çıt atıyor.

Neyse sonunda vakitli girdim ve Alhambra da 5.5 saat dolaştım. Gerçekten de gez gez bitmiyor. Çok güzel her yeri. Öyle uzun uzun anlatmıycam. Fotoğraflara bakın. Tarihini de merak ediyorsanız bir wikipedi yapın artık.





Granada da toplamda 2.5 gün kaldım. Ama Granadaya 2.5 gün çok fazla. Hatta bence 1 gün bile fazla. Alhambra dışında bence hiçbir şey yok bu şehirde. Burayı görmek için, Koreli turistler gibi sabah erkenden gelip öğleden sonra ayrılabilirsiniz bile. Albayzin bölgesi var, burası güzel, otantik. Evler Bodrum evlerini andırıyor. Dörtgen şeklinde, ortalarında avlu var, bu evlere Carmen diyorlarmış. Hemen yukarısında Sacramento var, buralardaki mağaralarda da çingeneler yaşıyormuş, çaktırmadan dinlediğim turist rehberinin anlattıklarına göre. Alhambra dışında buraları gezebilirsiniz. Ama gece gitmeyin çok tekin değilmiş.


Albayzin

Bence Granada yazın hiç çekilmez. Kışın bile öğlen tüm kepenkler kapanıyor, herkes siestaya çekiliyor. Daha ben Granada da açık yer görmedim doğru düzgün. Size de bir rehavet çöküyor bu şehirde. Gidip de bir uyuyasınız geliyor.

Bana 2.5 gün hiç geçmedi zaten. Tren istasyonuna 4 saat önceden gidip trenimi beklemeye başladım. Yolculuk Barcelonaya. Sevgilime :)))

0 yorum:

Yorum Gönder